27 Mart 2011 Pazar

Türk Basınında 29 yıl...


Blog ortağı yazar arkadaşımla yazı merakımızın bu blogla başladığını sanmayın.Bizim yazarlık maceramızın tohumları 1982 yılında atılmıştır.
O oniki ben on dört yaşındayken bir dergi çıkarmaya karar veririz.Derginin kapağındaki emzikli bebek resmine aldanmayın bu aslında bir gençlik dergisidir.


Çoğu kareli kağıttan oluşan dergi üzerinde de belirtildiği gibi "iki haftada bir çıkar".İçeriği ise "magazin, moda ,eğlence, anket, müzik, kitap, bulmaca, mizah, söyleşi ve spor " olarak belirlenmiştir.

İlk sayının ilk sayfa yazısı Binnur'a aittir.Altta verilen iletişim adresi ise benim uzun süre yaşadığım bekarlık evimin adresidir.




İkinci sayfa moda üzerine olup çeşitli gazete ve dergilerden kesilmiş resimlerin bizim dergide bir araya getirilmesinden oluşmuştur.Hakkımızı yemeyin bu da emek gerektiren bir iştir.

Üçüncü sayfada ilginç olaylar köşesi vardır.Burada Ekvatorlu Manuel Andrade tarafından bir pirinç tanesi üzerine çizilmiş resmin öyküsü benim kalemimden anlatılmaktadır.Andrade, bu resmi elinin üstünden kopardığı bir kılla ve kalp atışlarının aralarında yapmış, kalp atım aralarını uzatabilmek için de yoga dersleri almıştır(ergenliğimin yalancısıyım). 
 





Dördüncü sayfada kırk yıldan beri saçını kesmeyen Long Beach'li Mary Tucker'ın 235 cm'lik saçları, beşinci sayfada ise Lady Diana'nın hamileliği, göründüğü gibi masum biri olmayıp çok kaprisli olduğu, kaprisleri yüzünden Prens Charles'ın 27 yıllık hizmetkarını kovduğu ve en iyi arkadaşı ile küstüğü yine benim kalemimden anlatılıyor.






 
Derginin ortasında iki sayfalık kimbilir nerden apartılmış bir kişilik testi var.Abuk sabuk sorulara verilen abuk sabuk cevap şıklarından birini seçerek nasıl bir kişiliğiniz olduğunu öğreniyorsunuz.







Sekizinci sayfa "Eğlencelik" bölümü.Bu sayfada benim kalemimden "Ekmeğe neden yağ süreriz ? /gıcırdamasın diye, dışı var içi yok,dayak yer suçu yok/ top" benzeri yedi adet zeka ürünü bilmece, bir adet karikatür ve John Steinbeck'in "Cennetin Doğusu" kitabının tanıtımı yer alıyor.Dokuzuncu sayfa Şişe içindeki en küçük geminin haberini "bu da ilginç" başlığıyla ve gene benim kalemimden veriyor. Sayfada ayrıca ilerde ressam olacağımın habercisi olan şişe içinde gemi resmim de var.





Onuncu sayfa (ne çok sayfası var bu derginin yahu) gene benim tarafımdan hazırlanmış bir anketten oluşuyor. (Derginin yazı işlerine ben bakıyormuşum sanırım) Konusu "Sağlıklı bir insan mısınız?". "Sabah kalktığınız da nasıl hissedersiniz?,Dertlerinizi herkese tekrarlar mısınız?,Her zaman mutlu görünmeye çalışarak gülümser misiniz? ve Gezip eğlenmeyi sever misiniz?" şeklindeki dört adet soruya cevap vererek sağlık olup olmadığınızı öğreniyorsunuz.

Onbirinci sayfada bir genç kız çorabı ve giyimini beğendiğimiz bir kızın fotoğrafının altında Müjde Ar'la yaptığımız söyleşi yer alıyor.Müjde Ar bu söyleşide dergimizin sorduğu (!) üç soruyu cevaplıyor .Fotoğrafının altında ise "Müjde Ar bizimle konuşurken çok dalgındı" yazıyor.(Oturduğumuz yerden haber uydurma yeteneğimizle harbiden gazeteci olabilirmişiz)





Son sayfada nihayet Binnur'un el yazısını tekrar görüyoruz. Bu sayfada da "En sevdiğiniz diziler" anketi var. Alttaki notta anket cevaplarının bir kağıda yazılarak derginin başındaki adrese gönderilmesi isteniyor. Diziler "Dallas,flamingo yolu, savaş yıldızı ,tatlı sert, sekiz çocuklu aile, mavi bilye, deli (türk tiyatrosu), aşk gemisi, tatlı cadı, candy ve taş devri " olarak sıralanıyor. Üstelik anket birimiz tarafından doldurulmuş durumda. Kendin pişir kendin ye durumu var yani.

Anketin altında mizaha önem verdiğimizi gösteren bir karikatür, direksiyonda makyaj yapmamamız gerektiğini söyleyen faydalı bir bilgi ve sanatı da önemsediğimizi gösteren Leonardo Da Vincin'in bir resmi yer alıyor.

Dergimizin ilk sayısı böyle, elimde derginin bir de üçüncü sayısı mevcut ama o da başka bir yazı konusu.



10 yorum:

  1. Nihal, geberdim :) akşam akşam ..
    sen cok yaşa emi.
    birden 28 yıl eveline gittim.
    valla paqrlak cocukalrmısız.
    kıymetimiz bilinmemis :)))

    YanıtlaSil
  2. di mii yaa,şimdiki imkanlar olaydı,internet,google,tarayıcı,yazıcı filan neler neler yaparmışız kim bilir? demekki insan imkansızlıklar içinde bile yaratıcı olabiliyor

    YanıtlaSil
  3. Ya giris cumlesini okudun mu ? "Sizlerin seviyesine inmeye çalışan bir dergi " ahahahaha
    bu ne be.
    ben birim sen sıfırsın mantıgı :)))

    YanıtlaSil
  4. ahahhaa aşağılık insanlara dergi hazırlamışız demekki...yaa abinin oyuncak matbası mı vardı bize vermiyodu öyle bişey hatırlıyom sanki..

    YanıtlaSil
  5. Nihal, sanırım abim bize o matbaayı vermeyerek iyilik yapmıs :)))) hatırlıyorum. :)) aahaha meyve veren ağac taslanır :)

    YanıtlaSil
  6. biz bu dergiyi birilerine de vermedik miydi?

    YanıtlaSil
  7. Eksik var dergide... çok şaşırdım... :)
    Yemek tarifi yok kardeşler.
    Fakat günümüz dergiciliğinin ilk örneğini vermişsiniz. Tebrik ederim. Her telden çalarım, ben de bu işi bilirim :)))))) milletin seviyesini gözettiğiniz belli :) Üçüncü sayıyı merakla bekliyorum.

    YanıtlaSil
  8. Simdi ücüncü sayıyı beklemek lafı bana sıfır arba ikinci el araba meselesini hatırlattı. :)

    Ben birinci el araba derim, Ertunc da herseferinde birinci el yok, ikinci el var der. Ben de derim ki, kullanılmamısı sıfır ise kullanılmısı nasıl 2 olur. Nerde bunun 1i:)))
    Bu durumda bizim derginin de 2. sayısının olmaması gayet normal gozukuyor :)

    Yemek tariflerini seneler sonraya sakladık :)

    (nihal, elbette dagıttık. hatırlasana bir dergiden birden cok cıkarıyorduk, elimizle ciziyorduk resimleri (ama ilk sayıda fotlu olmus galiba) Sonra da yorgunluktan kafayı yiyip iki buluğ delisi olarak sizin koridorda kosuyorduk :))

    YanıtlaSil
  9. apartman numarasını bak nereden buldum :)

    YanıtlaSil