
Delilerle düşe kalka, sonunda kendi de bir çılgınlık buhranı geçirmemiş deli doktoru var mıdır? Kendini delilerle uğraşmaya adamasının sebebi, zaten içinde var olan gizli bir delilik değilse eğer, buna bile şükretmelidir. Psikyatrların çalışma konusu, çoğunlukla kendilerini etkiler. Ama bu etkilenmeden önce, pskiyatrın bu konuyu seçmesinde hangi karanlık eğilim, hangi büyüleyici korku rol oynamıştır?
Marcel Proust
senin bana deli demenin bir önemi yok,ama ben sana dersem...:)))
YanıtlaSilaynı şey cerrahlar için de geçerli değil mi? bir insanın başka bir insanı kesmesi,organlarını ellemesi hangi merakın sonucu olabilir?
Bu arada terapistin iyisi eğitimi sırasında bizzat terapiden geçen ve kendi karanlık noktalarını,zaaflarını,kusurlarını görmüş olandır.
:))) demedim kıııı..
YanıtlaSilfakat ben de Proust uzerinde neden bu akdar takıldıgımı anladım.
Adam bir nevrotik, (dahilinde mikrop fobisi- yere düşen kalemini mikrop bulasmıstır diye almama, aslında bir obur olmasına ragmen genelde sadece kahve ve kruvasanla beslenmesi ve hep çöp gibi olmasından yola cıkarak muhtemelen anoreksik -boyle mi denir bu_ bi tuhaf oldu da- olması, gündüz tamamen uyuyuo vampir gibi gece yazması- odasının dıs dunyadan ses ve ısık anlamında tamamen yalıtılmıs olması vsvs gibi kendine eziyetler iceren bir nevrotik)
Onun kadar olmasam da onu neden sevdigimi anlamama neden oldu bu alıntısı. Ama yine de ucundan sana da dokundu :) eheheh.