8 Kasım 2012 Perşembe

Savaşçı olmak...




"Bütün ilişkilerin temelinde kendimizle olan ilişkimiz yatar. Kişisel bütünlük bu nedenle önemlidir. Birini kırmamak için doğru bildiğinizden farklı konuştuğunuzda özdeşim ilkesine (A, A’dır) uymamış olursunuz. Yani dürüst insan dürüsttür, bazı durumlarda bazı kişilere değil herkese her yerde dürüsttür."

"Yalan söylediği zaman kişinin kendisi ile ilgili algılamaları yara alır, ”ben dürüst bir insanım “ düşünceniz yara alır. Kendinize dürüst bir insan olarak bakmanız zorlaşır ve etkili olma gücünüz azalır."

"Koşullar ne olursa olsun doğruyu söyleyen biriyim diye kendine bakan biri ile “durum uygun olduğu zaman doğruyu söyleyen biriyim” diye düşünen biri aynı gücü taşımazlar aynı enerjiye sahip değillerdir."

"Sözünü tutan insan verdiği her sözü önemli görür. Tutulmayan her söz sizin kendi gözünüzde kim olduğunuzu derinden yaralar."

"Oyun oynamak, eğlenmek, istediğimizde cinsel ilişkide bulunmak, hayal kurmak ve kendi canımız istediği için yaptığımız şeyler birey olma  gereksinimimizden kaynaklanır."

"Toplumla, sosyal yaşamla ilgili yönlerimiz ait olmayı ifade eden yönlerimizdir: Ailemizin dediğini yapmak, komşuları kırmamak, fedakârlık yapmak gibi şeylerin tümü ait olma gereksinimizdendir."

"Diğerlerinin sizin hayatınıza müdahaleye yönelik sözleri sizi çok etkiliyorsa (kendi fikrinden vazgeçecek kadar) ait olmaya çok önem veren bir düşünüş tarzı içindesiniz demektir. Yani övgü, aferin, takdir, mükâfat bekleyen birçok insandan birisiniz.
Böyle bir düşünüş içinde kişi kendi varoluşunu yaşayamaz; başkalarının beklentilerini gerçekleştirmeye çalışır.”Başkası ne der? Beni takdir edecekler mi? Alkışlayacaklar mı?...”

"Türk kültürü kişinin bağımsız değil bir başkasına, bir otoriteye bağlı kılmak ister. Kendini bağımsız kılma çabalarına girenler anormal karşılanır, alay edilir."

"İnsan yalnız diğer insanlarla beraber yaşamaz, kendiyle de sürekli beraber yaşar. Diğer insanlarla olan ilişkisini kendi ile olan ilişkisinden daha üstün tuttuğu andan itibaren, insan sıradanlaşır."

"Sıradan, kalıplanmış insan işi herkesin takdirini kazanmak için yapar. Aferin demezlerse diye de korkar."

"Kişi kendi düşüncelerini kendi değerlerini dikkate almayıp başka insanları onların düşüncelerini onların değerlerini dikkate almaya başladığında kendisi yok olmaya başlar."

"Kişiyi içinde olduğu hapishaneye çevresi koymaz, kişi rıza gösterdiği için bu hapishanededir. Bilincine varamadığı için bunun sorumluluğunu başkalarına yükler."

Doğan CÜCELOĞLU/Savaşçı


8 yorum:

  1. Birini kırmamak için doğru bildiğinizden farklı konuştuğunuzda...
    Birini kırmak şu hayatta korktuğum en büyük şeylerden biridir,oy almak çevremi büyütmek yada herkes tarafından sevilmek için değil...
    Acı bir şey çünkü...sırf o yüzden hiç dobra olamadım...özü sözü birde olamadım...bir takım
    bir topluluk bir cemaat bir klubün üyesi olamadım...insanların bol olduğu yerlerden hep kaçtım..."dürüst insan dürüsttür" kalıbı çelikten elbise gibi ...giyemem..bunu söyleyen
    36.basımlı kitabı olsa bile o çelikten elbiseyi
    giydiremez...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. şimdiye kadar bunu yapabilen iki kişi tanıdım,çevrelerinden en büyük saygıyı onlar görüyordu.. zor şeyler bunlar... şu "ayıp olmasın,kırmayım,bencil olmayayım" düşüncesi bizi yiyip bitiriyo...
      bu arada kendimizi ikinci plana atmakla ayıp ediyomuyuz ediyoruz..

      Sil
  2. Bu arada ayarlar kısmından istatislikler bölümüne bakın her gün tıklayan birini göreceksiniz o benim...anlat anne hiç yazmıyor
    nihaventler renkler ayda bir ,çayda erimiş püsküt
    ise iki ayda bir...ne oldu...yazmak istemiyor musunuz...bu şekilde hesap sormakla dürüst bir şey yaptığımı zannediyorum ( ki sizin kalbinizi kırmamış olmayı dileyerek)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ne güzel bi sitem bu :)anlat anneyi bilmem ama kendi adıma durum şöyle : 51 takipçi görünmesine rağmen son yazdığım yazı 15 kere okundu...biri sen olmak üzere beşinin kim olduğunu biliyorum zaten..
      bir de ayşeninkozası ve diğer blogları okuyup ne kadar güzel yazanlar olduğunu gördükçe hevesim kırıldı sanırım...
      ama (gene sen dahil olmak üzere) beni zorlayanlar oldukça aralı da olsa yazmaya devam :))

      Sil
  3. :) Sevgili Ayşe,
    bloglara ya da yazmaya dair (belki de hayatadır) içimde tuhaf bir küskünlük var. Söz uçar yazı kalır derler ya, biraz "hiççi" bir yaklaşımla, "yazı da uçar" diye düşünmeye başladım belki de. Ya da düşüncelerimi okuyacaklar da ne olacak da diyor olabilirim.

    Yazdıgım zaman mutlu olduğum, kimse okumasa bile bir gün kızım okur diye düşündüğüm halde sanırım artık (bu anlamda)yazmıyorum. Çünkü belki kızımın bile okuyacağına emin değilimdir.

    Sevgilerimle...

    YanıtlaSil
  4. Anlamlı ve çoşkulu bir hayat için yazmalısınız...ben de okumalıyım..sizi okudukça anlamlı yaşadığımı hissediyorum
    vallahi öyle hissediyorum..Ben sizler gibi yazamıyorum ama özeniyorum...Özenti yazıyorum..Anlatanneye özendim ilk sonra nihaventrenkler...Nehir mutlaka yazdıklarınızı okuyacak okudukça şanslı olduğunu hissedecek çünkü her çocuk
    vakti gelince annesini tanımak ister...Annenizin yıllar evvelden tuttuğu bir günlüğü olsa hayata dair yazılar olsa
    okumaz mısınız ...nehir neden okumasın ki..

    YanıtlaSil
  5. Ayşe, bu ikisi var ya... bunlar assolist güzelim... sahnenin ışıkları üzerlerinde olmayınca, sekiz defa bis yapacak alkış almayınca sahneye çıkmazlar... yazamıyorum sızlanmaları da bu yüzden... "e alkışlamadınız, küstüm". yazmak isteyen duramaz... ne kızını dinler, ne komşusunu... götleri yok! biri dobrayı mı çağırmıştı??? hodri meydan!(bak şimdi neler oluyor!!!):)))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ustanın vurduğu yerde gül biter, saygılar :))

      Sil